Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alışmak Sevmekten Daha Zor Geliyor

Bir ilişkiyi sonlandırmak, yeni bir ilişkiye başlamak kadar zor gelir insana; çünkü her bir yeni ilişki, yeni heyecanlar, yeni tatlar, yeni hazlar anlamına olduğu kadar yeni kırgınlıklar, yeni yılgınlıklar, yeni vedalar anlamına da gelir. Her yeni başlangıç yeni bir potansiyel ayrılıktır aynı zamanda. Bazen eskilerin hayaleti öyle dadanır ki zihnimize, başından çok sonuna odaklanırız ilişkilerin de: “Ya bu da öyle biterse?” Bu evham bazen kalbimizi öyle körleştirir, öyle köreltir ki içimizi, yeni insanlardan, yeniden sevmelerden, yeniden alışmalardan ölesiye korkarız. Nerede bize yakılan bir yeşil ışık görsek, ardımıza bile bakmadan tünelin karanlık ucuna doğru hızla depar atarız. Kimi zaman tamamen farkında kimi zamansa tamamen istem dışı olarak iteriz ayağımıza kadar gelen mutluluk fırsatını. Yeni bir yenilginin korkusu öylesine felç eder ki bizi, adım atamaz hale geliriz. Beckett’in şu ünlü, “ Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil .” sözü mevzu b

Bitti Bitti, Bitti mi?

“Mücadeleye adanmış bir hayat” lafı çoğu zaman klişe bulunur ve öyledir belki de; ama bazen durumu daha iyi anlatacak başka bir söz öbeği de yoktur ne yazık ki. 1951 yılında siyasi gerekçelerle tutuklanan, yedi yıl sonra koşullu olarak serbest bırakılan Vedat Türkali’nin hayatını da böyle tarif etmek gerekir. Bugüne kadar yedi roman yazan ve romanlarının her birinde Türkiye’nin siyasi çalkantılarla yüklü yakın tarihinin belli dönemlerine, darbelere, sağ-sol çatışmalarına, imha ve inkar politikalarının hedefindeki halkların acılarına ve Türkiye’ye özgü, kimi zaman gündelik hayattan “küçük” insanların kimi zamansa “aydınların” buhranlarına ışık tutan Vedat Türkali’nin mücadeleci ruhu yalnızca kitaplarında değil, yazdığı 40’ın üzerinde senaryo, dört tiyatro oyunu ve yönettiği filmlerde de karşımıza çıkar. Yoğun siyasi baskı ve sansürlere rağmen toplumcu gerçekçi sanatın dönemin hakim sanat eğilim olduğu ‘70’li yıllarda, komünist duruşuna da yakışır şekilde, sınıf çatışmalarının toplum

Töreye mahkûm hayatlar ve arafta bir Beyto

Bazı değerleri hayattayken duyma ya da öğrenme şansımız olmaz maalesef. Ölmeden değer vermeyi bilmeyiz. Hele ürettikleri, sanatları, çalışmaları basında yer almıyor ve ilgi görmüyorsa yitip giderler öylece. Özellikle mevzu bahis “afedersiniz” Kürt, Ermeni, Alevi gibi resmi ideolojinin inkâr ettiği sanatçılar olunca. Düğün Uçuşu’nun (Hochzeitsflug) yazarı Yusuf Yeşilöz hakkında bilgi edinmeye çalışırken öğreniyorum bugüne kadarki çalışmalarını.   1987 yılından beri İsviçre'de yaşayan Kürt yazar, yönetmen ve çevirmen Yusuf Yeşilöz, bugüne kadar yedi roman yazmış. Romanlarını Almanca dilinde kaleme alan Yeşilöz aynı zamanda Kürt edebiyatında 10’dan fazla eseri de Almanca’ya kazandırmış. Yazarlık ve çevirmenliğin yanı sıra, göç ve kimlik temalı filmleriyle uluslararası birçok festivalde yer alan Yusuf Yeşilöz, “Dünyalar Arasında” isimli belgeseliyle Avusturya’da düzenlenen bir festivalde "En İyi Belgesel" ödülünü almış. Bugüne kadar yalnızca bir romanı (aynı zamanda 199